Markalamanın ne demek olduğuna dair bir çok tanımlama mevcuttur. Ancak ne olmadığına da açıklık getirmek gerekir. Markalama; insanların 'akılcı olmayan' kararlarla satın alma davranışı göstermesi demek değildir. Markalama; söz konusu ürün veya hizmetin 'yararları ve faydaları' etkin biçimde aktarabilen olgular bütünüdür. Markalama; sistemli ve akılcı bir ikna sürecidir. Tüketicilerin ihtiyaçları doğrultusunda ihtiyaç yaratılmış olan ürün grubunda satıl almanın 'markaladığımız ürün veya hizmetin' seçilmesiyle sonuçlandırılmasını amaçlar. Kısacası, eğer tüketici dondurma yemek istiyorsa, geçmiş deneyimlerine, çevresinin etkisine ve belki de ürüne yakınlığından (fiziksel veya duygusal) dolayı tercihini yarattığımız markadan yana kullanmasını sağlamaktır. Bu tercihin gerçekleşebilmesi ve 'ilk akla gelen, ilk tercih edilen' marka olmak adına şirketler gece gündüz tüketicileri etkileyebilmek adına yeni ve etkili, ilgi çekici tutundurma faaliyetleri geliştirmektedirler.
Markalama yukarıda anlattığımız gibi aslında temel olarak sıradan bir ürün veya hizmeti alıp, 'özelleştirmekten' geçer. Belki sizin için Cafe Crown'da içilen kahve ile Starbucks'ta içilen veya Cafe Nero'da içilen bir kahve arasında çok ciddi fark olabilir. Ancak işin özünde çok ciddi bir fark bulunmamaktadır. Farklı olan temel olgu, duygulardır. Duygular ve deneyimler bizlere 'ilk tercih edilecek ürün veya hizmetin' hangisi olacağına karar verdirir.
Markanın elle tutulup, gözle görülebilir özelliklerinin (marka ismi, logo, slogan, reklam, müzik, sembol) yanı sıra marka aslında bunun çok daha fazlasıdır. Marka bir değerdir. Marka aynı zamanda da bir vaaddir. Kimi markalar size 2 yıl garanti sunar, kimileri size üstün hizmet performansı alacağınızı belirtir. Kimileri ile 'mutluluğa kapak aç' der. Bu vaadde bulunan marka adına elbette ki farklı hisler besleriz. Çünkü insanlar psikolojik olarak daima garantide yaşamak isterler. 5 yıl sonra kullandığı ürünün modasının geçeceğinden çok, 5 yıllık garanti süresi insanları mutlu eder. Tüketicilere güven vermek markalamada en önemli unsurdur. Sigorta şirketleri de temelde bunu kullanarak para kazanırlar. Güven satarak kendinizi iyi hissettirirler. Ancak bu hizmet, sanılanın aksine kasko yaptırdığınız aracı içinde bulunduğunuz güven ve rahatlıktan dolayı daha az dikkat ederek kullanacağınız anlamına gelmiyor. Sanılanın aksine kasko yaptıran insanlar daha az kaza yapıyorlar. http://www.enuygun.com/bilgi/kaza-yapan-2-aractan-birinin-kaskosu-yok Bunun sebebi insanların yalnızca güvende hissetme ihtiyacıdır. Güvende, iyi ve rahat hisseden insanlar daha az stresli olmaktadır ve bu da kaza oranlarına doğrıdan yansıyor.
Markalama, karmaşıklığı azaltır. Bize yol gösterir. Bir çok araba markası belli temel duyguları vurgulayarak 'marka kişiliği' oluşturur. Bu kişiliği ürünü satın alacak tüketicilerin kişilikleriyle doğru orantılı olarak ilişkilendirir. İnsanlar kendi kişiliklerini yansıtabildiği ürünlere karşı daha sıcak kanlı ve daha yakın bir tutum sergilemeye meyillidir. Bu da markaların amaçlarından biridir. Ürünlerinin tüketicilerle duygusal bağ kurularak satılması bir makanın temel amaçları arasında yer almalıdır.
Markalama; ürün veya hizmetin 'bir bölümüne' yapılmaz. Markalama temelden başlar ve bitmez. Markalama süreci bitmeyen fakat, nerede başladığı belli olan bir süreçtir. Markalama, ürün veya hizmet fikrinin daha ilk kıvılcımları zihinde oluştuğu an başlamalı ve sistemli bir biçimde sürdürülmelidir.
Nasıl bir bebeğin yaşamaya hakkı varsa, bir markanında yaratılmaya hakkı vardır. Bir fikir, tüketicilerin bir sorununa, bir isteğine cevap verebilir. Birden bire vazgeçilmez bir ürün veya hizmet halini alabilir. Mark Zuckerberg Facebook'u yaratmadan önce hiç kimse Facebook'a ihtiyaç duymuyordu...
B2B'de Marka Değerinin Önemi
B2b'de marka değeri yaratmak, müşterilerin zihninde güçlü bir algı yaratıp, sistemli ve tutarlı biçimde bunu devam ettirmekten geçer. Bir markaya bir değer atfedebilmek için öncelikle markanın geçmişini bilmelisiniz. Markanın adının ve çağrışımlarının müşteri zihninde oluşturduğu değerleri bilmek, gelecek için temel bir öngörü yaratabilir. Logo, isim veya sloganın yanı sıra ürünün kalitesi, hizmetin güvenilirliliği ve maddi değeri gibi her şey insanların marka ile ilgili algılarını oluşturur. Ardından bir adım daha ileri gidip, marka değerine mali bir değerde eklenmelidir. En iyi reklam kampanyaları dahi, var olmayan bir şeyi sıfırdan yaratamaz. Eğer, bir şirket 'markalama' konusunu kavrayamamış, dış dünyaya uzak ise söz konusu şirketin derin etkiler bırakması neredeyse imkansızdır.
Müşteriler, şirketinizin sergilediği tutumu nasıl algılıyor? Temel sorulardan birisi de budur. Markalama, tutarlı ve açık olmalıdır. Kurum hedefi anlatılan bir dolu yazı çizi ve yanında tasarımcılara çizdirilen, bolca para akıtılan reklamlarla etkin bir marka yaratılamaz. Markalar hiçbir zaman durağan da olamazlar, daima gelişip, değişirler. Bu herşeyin olduğu gibi markaların da doğasında vardır. Elbette bu gelişim ve değişimi 'kendi haline' bırakmamalısınız. Eğer sürece müdehale etmezseniz, uzun soluklu başarılar elde etmek neredeyse imkansızlaşır.
B2b'de marka değeri yaratmak için tüm marka portföyü incelenerek marka gücünün belirlenmesi gerekmektedir. Markanın anlamını daha da derinlemesine anlayabilmek için bir araştırmaya da girişmek gereklidir ki, bu sonradan gelecekte oluşturmak istediğiniz marka değerine giden stratejileri yaratmanızı kolaylaştıracak ip uçları verecektir. Genelde şirketler bu tip araştırmaları 'daha objektif' olduğu gerekçesiyle profesyonel araştırma şirketlerine yaptırırlar ki bu aslında doğru bir karar olabilir.
Starbucks, Cafe Crown veya Cafe Nero'yu ele alalım. Aslında temelde bu 3 marka da aynı işi yapmaktadır. Ancak yaratıkları değerler farklıdır. Bu değer, onlara 'rekabet avantajı' sunmaktadır. Ancak günümüzde sahip oldukları marka niteliklerini yaptıkları her şeye işleyen markaların sayısı bir elin parmaklarını geçemiyor. Bunu başarabilmek adına gereken stratejileri daha sonraki yazımda paylaşmaya devam edeceğim.
Sevgiler,
Eda Demirden