Merak etmek, daha fazla araştırmayı, araştırmak da daha fazla bilgi sahibi olmayı beraberinde getirir. Bilgi başarıyı doğurur. Zeka da bu bağlamda doğrudan doğruya merakla alakalı diyebiliriz. Merak olmadığı yerde daha fazla bilgiye sahip olmak zordur. Merak etmek ve araştırmak istemediğimiz zamanda hayatla olan bağımızın zayıfladığını hissetmemiz olasıdır.

Carnegie Mellon Üniversitesi’nden Prof. George Loewenstein, bir grup üniversite öğrencisine sorular sorar ve bu soruların yanıtlarını kendisi verir. İkinci gruba da aynı soruları sorar ama yanıtları vermeden önce öğrencilerden yanıtları tahmin etmelerini ister. Bu sırada öğrencilerin beyin faaliyetlerini (fMRI teknolojisiyle) inceler. Birinci gruptakiler soruların yanıtlarını hemen öğrendikleri için, beyinlerinde herhangi bir hareketlilik oluşmaz ve konuya ilgilerini kaybederler. İkinci gruptakilerin beyninde ise büyük bir hareketlilik oluşur. Zihinleri, soruyla yanıt arasındaki boşluğu doldurmak için çaba gösterir. Bu öğrenciler, aynı zamanda, yaptıklarından çok keyif alırlar. Merak insana enerji ve keyif verir.



Merak dğrtğsğ olmayan, etrafını görmezden gelen, ilerlemeyi reddeden şirketler başarılı olamazlar. Hele ki günümüz dünyasında başarı, herkesten çok daha fazla meraklı olmayı gerektirir. Her zaman süreci iyileştirmek adına yeni projeler geliştirilebilir, her zaman yeni müşteriler bulunabilir ve her zaman üretimde gelişime gidilebilir. Bütün bunlar meraktan doğar, araştırmayla ışıldar ve çalışmayla görünür hale gelir.