English French German Spain Italian Dutch Russian Portuguese Japanese Korean Arabic Chinese Simplified


26 Temmuz 2016 Salı

İçerik Pazarlaması Nedir?


Content marketing diğer adı ile içerik pazarlaması ile ilgili detaylara geçmeden önce, bundan yaklaşık 40 yıl önce söylediği ve konuyu özetleyen bir sözle başlamak istiyorum. Pazarlama ve reklamın önemli isimlerinden birisi olan Howard Gossage’nin belirttiği gibi “People don’t read ads. They read what interests them, and sometimes it is an ads” (“İnsanlar reklamları okumazlar. İnsanlar, ilgilerini çeken şeyleri okur ve bu bazen bir reklam olur”).İçerik pazarlaması () bu cümleden ilham alarak günümüz modern halini almaya başladı. Eskiden basılı ve görsel reklam araçlarının ayrılmaz bir parçası olan içerik pazarlaması stratejileri, televizyon izleme oranlarının düşmesi, gazete ve dergi okuyuculuğunun azalmasının ardından rotasını internet üzerine çevirmeye başladı. “Başladı” kelimesi bence artık oldukça geç, internet üzerindeki bu süreç zaten 10-15 yıl önce başlamıştı, bugünlerde bu durum yalnızca hız kazanmaya başladı. İçerik kelimesi ise eskiden gazete ve dergilerdeki yazıların bir bölümü ya da tamamı tamamı, görsel ve işitsel yayınların bir bölümü ya da tamamıyken; günümüzde görsel, basılı ve internet üzerindeki (günlük yaşamımızdaki): web siteleri, bloglar, sosyal ağlar, video ve fotoğraf paylaşımları, podcast paylaşımları, RSS’ler, elektronik kitaplar, elektronik dergiler, röportajlar, galeriler, bültenler, kısacası günlük hayatımızda karşımıza çıkan tek yönlü ya da çift yönlü tüm veriler içerik adı altında sıralanmaktadır.
  • İçerik pazarlamasının yapılacağı aktörler tespit edilmelidir. Hangi tüketici kitlesini hedefliyorsunuz? Bu kitleyi hangi mecralar üzerinden etkilemeyi planlamaktasınız. İlk olarak içeriği hangi mecralar üzerinden tüketiciye ulaştıracağınızın kararını vermeniz gerekmektedir.
  • İletişim dili, sade, anlaşılabilir, profesyonelce hazırlanmalıdır. Yazıya başlarken, insanların reklamları okumadıklarını söylemiştim. Bu nedenle hazırlayacağınız içerik kitle tarafından kabul edilebilir ve ilgi çekici olmak zorundadır.
  • Kullanacağınız içerik tipi belirlenmelidir. Görsel, yazılı, işitsel içerik çeşitlerinden bir veya birden fazlasını belirlemeniz gerekmektedir.
  • Dikkat çekici içeriği üretebilecek kişiler temin edilmelidir. Son dönemlerde meslek haline gelen içerik yazarlığı; tıpkı reklam yazarlığı gibi profesyonellik isteyen bir iştir. Yenilikçi fikirlere sahip, reklamlardan farklı etkileyici içerikler hazırlayarak tüketicilerle duygusal bağ kurabilen yazarlar pazarlama faaliyetinizin başarıya ulaşmasını etkileyecektir.
  • Marka ya da işletme adına tüketicilerke kimlerin iletişime geçeceği belirlenmelidir. İçerik pazarlaması tek taraflı değil, çift taraflı bir etkileşimdir. Bu nedenle içerikten sorumlu, marka ve ürün hakkında detaylı bilgiye sahip uzmanlar tüketicilerin kafalarındaki soru işaretlerini gidermelidir.
  • İçerik hazırlanmalı ve dijital ortamlarda yayınlanmalıdır.
  • Arama motorlarından, bloglardan, sosyal ağlar ve forumlar üzerinden içeriğinize mümkün olduğunca ziyaretçi çekilmeli ve içeriğinizin paylaşılması sağlanmalıdır. İçerik paylaşımı doğal yöntemlerle yapılmak zorundadır, bu nedenle tercih edeceğiniz aktörler kaliteli ve bol miktarda ziyaret edilen mecralar olmak zorundadır. Aynı zamanda bu durum SEO ve SEM pazarlamayla da alakalıdır (bu pazarlama modelleriyle ilgili yazılarımı ilerleyen günlerde yayınlayacağım). Kısaca özetlemek gerekirse arama motoru görünürlüğü, içerik anahtar kelimeleri optimize edilmelidir.
  • İçeriğin başarısı ölçülmelidir. Metrik açıdan analiz edilmelidir.


Günümüzde “içerik” dendiğinde aklımıza ilk gelen şey internet, hızla artan kullanıcı sayısı ve Web 2.0 teknolojilerinin kullanıldığı web sitelerindeki hızlı artışla, kullanıcılara özgür bir ortam sunmakta, onları alıcı pozisyonundan ayırarak hem alıcı hem de verici pozisyonuna yönlendirip iletişim teknolojilerinin yeni mecrası olma özelliğiyle dikkat çekmektedir. Eskiden; tirajı yüksek dergiler, gazeteler ya da reyting oranı yüksek televizyon ve radyo kanalları içerik pazarlamasının ilkel mecralarını oluşturmaktaydı. Örneğin bünyesinde onlarca içerik barındıran aylık dergi üzerinde dikkatini çeken içerikleri okuyan, fotoğraflara bakan bir okur kitlesinden söz edilebilirdi. Aynı şekilde televizyon ve radyo kanallarında ilgimizi çekmeyen içerikler yayınlandığında kanalları değiştirebilmekte, ilgili içeriğe karşı duyarsız kalabiliyorduk. İnternetin yaygınlaşması, televizyon, gazete ve dergi gibi klasik medya araçlarının takibini en aza indirirken aynı zamanda milyonlarca içerik alıcısını da farklı mecralara doğru sürüklemiştir. Bu durumda markalar ve geleneksel medya araçları ne yapmıştır? Yanıt gayet basit; “içeriğin yeni evi” olarak kabul edilen internete doğru büyük bir akın başlamıştır. Kısacası kaçan takipçi kitlesi internet mecraları üzerinde yakalanmaya çalışılmıştır.
İçerik ile pazarlama arasındaki ilişki de milyarlarca kullanıcısı olan internet üzerinde yeni ve ölçümlenebilir bir düzeyde karşımıza çıkmaktadır. Markaların tüketicilerin dikkatini çekmek için kullandığı geleneksel medya araçlarında başarının ölçülebilmesi imkansızdı, aynı zamanda bu araçların modası da geçmiş ve takipçi kitleleri internete üzerindeki farklı mecralara dağılmaya başlamışlardı. İşte bu noktada işletmeler ve markalar, tüketici kitlesini internet üzerindeki mecralarda sıkıştırma gerekliliğini hissederek, geleneksel medya araçlarında kullandıkları içerikleri azaltıp maliyeti internet üzerindeki mecralara kaydırmak suretiyle pazarlamanın yeni savaş alanını belirlemişlerdir. Pazarlamanın temelinde tüketiciyi etkileme, onlardan müşteri yaratma mantığı vardır; bu nedenle tüketicinin hoşlanacağı başarılı içerikler “pazarlamanın yeni savaş alanı” olan internette kol gezmeye başlamıştır.
Özellikle dijital çağ ile birlikte geleneksel medya içerikleri ve dijital içerikler birbirine girmiş, farklı uygulamalarla birbirine uyarlanabilir hale dönüşmüştür. Pazarlamacılar bu durumu kendi lehlerine çevirebilmek amacıyla artık talebin düştüğü geleneksel medya araçlarından daha ziyade, içeriklerini dijital platformlara taşımaya başlamışlardır. İçerik Pazarlaması olarak bahsettiğimiz olgu aslına bakıldığında yalnızca internet üzerindeki dökümental pazarlama biçimi olmaktan daha çok, hem geleneksel medya yemde yeni dönem medya araçları yardımıyla yapılabilmektedir ki zaten son yıllarda bunun en yayın örneklerini görebilmekteyiz. Sonuç olarak içerik pazarlaması kavramını şu şekilde tanımlayabiliriz: İşletmelerin, pazarlama yöneticilerinin, markaların dijital kanallar üzerinden ya da geleneksel medya aracılığıyla ziyaretçi (takipçi) kitlesi üzerinde marka, işletme, ürün ya da hizmete ilişkin kitleyi bilgilendirici, fonksiyonel hale getirici, merak uyandırıcı, marka – ürün ile bağ kurmalarına yardımcı, ilerleyen basamakta da onların tüketici kimlikleriyle faydalandıkları içerikten yola çıkarak satın alma davranışı sergilemelerini sağlayan ve hatta satın alma işlemi sonrasında marka sadakati ile bağlanabilmeleri amacıyla oluşturulmuş göresel, yazılı ve işitsel içerik tipleridir.
İçerik Pazarlamasının Aktörleri Nelerdir?
İster geleneksel medya isterseniz de dijital medya mecraları üzerinde aklınıza gelebilecek tüm araçlar olabilmektedir. Fakat ulaşılabilir kitle ve tüketiciler açısından değerlendirildiğinde  genellikle dijital mecralara doğru yığılmaya başlamıştır. Bugün sınırlı erişime sahip geleneksel medya araçları ve bunun yanında 24 saat karşılıklı iletişime imkan veren internet üzerindeki farklı mecralar içerik pazarlamasının da aktörlerini bünyesinde barındırmaktadır. Televizyon kanalları, radyo kanaları, sokaklardaki billboardlar, gazete ve dergi içerikleri geleneksel medyanın içerik pazarlama aktörlerini meydana getirirken; blog siteleri, sosyal ağlar, mikro bloglar, görsel ve işitsel medya paylaşım platformları, forumlar, sohbet uygulamaları, içerik etkiketleme (imleme) siteleri ve sürekli yanımızda taşıdığımız mobil uygulamalar dijital platformda içerik pazarlamasının en temel aktörlerini meydana getirmektedir. Aktör sayısı, bu aktörleri kullanma oranları ve tüketicilerin etkilenme düzeyleri göz önünde bulundurulduğunda internet üzerindeki hemen hemen herşey içerik pazarlamasının popüler kullanım alanlarını oluşturmaktadır.
İçerik Pazarlamasının Amacı Nedir?
İçeriğin temelini insan oluşturur. Bu bağlamda içerik pazarlamasının en temel amacı insanı etkilemektir. İçeriğin farkında olana dek insan sıradan bir tüketici konumundayken, içeriğe maruz kalmasının ardından potansiyel tüketici, içerikten etkilenip ürün ya da hizmeti tercih etmesiyle birlikte ise müşteri konumuna gelmektedir. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığının farkındasınızdır, tüketiciler eskisinden daha fazla seçici, alternatifleri değerlendirici, ilgi bekleyen bir kitle haline geldi. Tüketiciyi nasıl cezbedeğiniz konusu bugün bütün markaların üzerinde durduğu en önemli sorunlardan bir tanesi. Bugün tüketici kitlesi ile duygusal bir bağ kurabilen, onları etkileyebilen ve satın almaya sevk ettikten sonra bile onların sadakatini korumayı başaran markalar başarılı olabilmektedir. İçerik pazarlaması burada devreye girmektedir, kurguladığınız içerikle müşteriye değer veren, marka ile tüketici arasında sıcak ve kopması zor bir bağ kurmaya yarayan bu pazarlama modeli tüketiciler için pozitif değer yaratabiliyorsa amacınıza ulaşmışsınız anlamına gelir. Unutmamanız gereken en önemli şey: içerik pazarlaması, doğrudan pazarlama çeşidi değildir. O ilk basamakta tüketiciyi satın almaya yönlendirmez, onun en temel görevi oluşturduğu içerikle tüketicinin (kullanıcının) dikkatini çekmek, onu eğlendirmek, onun için bir değer yaratarak, ihtiyaçlarını ortaya çıkarmaktır. Bu nedenle direkt satış, pazarlama ve reklam faaliyetlerinden kesin bir çizgi ile ayrılmaktadır.
İçerik Pazarlaması Nasıl Yapılır?
İçerik stratejisi uzun vadeli birkaç aşamadan geçerek son şeklini alır. Markalar açısından tüketiciyi etkileyebilecek en doğal içeriği seçmek önemlidir. Tüketicilerin hepsinin birbirinden farklı beklentileri mevcuttur, buna rağmen markaların içerik pazarlaması stratejileri aşağıdaki aşamalardan geçerek son şeklini almaktadır.
Sonuç olarak “içerik kraldır” ve kral olmayada devam edecektir. İçerik pazarlaması da global markalardan, yerel markalara kadar son dönemlerde fazlasıyla tercih edilmektedir. Çünkü başarılı bir pazarlama tekniğidir.

19 Temmuz 2016 Salı

Çalışırken Duygulu Olmalı Mıyız?

Herkesin merak ettiği bir soru bu ''İşyerinde duyguya yer var mı?'' Çalıştığımız işi sevmemiz gerektiği, çalışanlarla duygusal bir bağ kurmamamız gerektiği, zaman zaman sosyalleşmeyi tercih etmesek de iş arkadaşlarımızla da sosyal yaşamımızda görüşmemiz gerektiği şeklinde inanışlar mevcut. Peki biz hangisine inanmalıyız? Doğrusu nedir?

İş yerinde duygulara yer olmadığını düşünen kitle için malesef katılım sağlayamayacağım. Hem böyle bir şey nasıl mümkün olabilir? Yanınızda karşınızda etrafınızda olup bitenlere karşı çok mu kayıtsız kalacaksınız? Bir personeliniz gözleri dolduğunda ne tepki vereceksiniz? Yemek molasında karnının ağrıdığını söyleyen ve özel gününde olduğunu belirten personelinize ne diyeceksiniz? İşini seven ve senelerdir yükselmeyi bekleyen çalışanınızın yanında mı yoksa önünde mi olacaksınız? (önünü kesmeye mi çalışacaksınız?)

Yapmayın. Dünyanın en profesyonel liderleri dahi bunu yapmıyor, yapamıyor. Siz nasıl yapacaksınız? İş hayatının sadece iş yapmaktan ibaret olduğunu düşünen tecrübesiz azınlıktan biriyseniz sabırlı olun. Hayat size bildiklerinizin yanlış olduğunu çok geçmeden gösterecek.

Hiçbir istifa istifa değildir. Belli bir nedene dayalıdır. Bu neden işle alakalıdır. Kişisel nedenler dahi işin kişiye yarattığı olumsuzluklarla bağdaşlaştırılarak istifa nedeni haline gelir. Uyanık olun. İstifaları incelemek sadece İK nın görevi değildir. Ki benim gibi mağazada çalışan biriyseniz, personellerinizi iyi gözlemleyin. Kimin ne zaman istifa edeceğini bilirseniz 1-0 öne geçersiniz.

Yükselmeleri için onlara yollar açın. Kendini gösterebilmeleri için fazladan sorumluluk verin. İzleyin, gözlemleyin, öğretin nor verin ve bunarı yeniden yapın. Asla yılmayın. Hadi ama siz de çalışanlarınızı kendine rakip gören tecrübesiz paronlardan biri misiniz? Yol açın. O yol bazen çıkışa gider bazen yukarı bazen yatay.. en azından bir yere gider sizde keyifle izleyip kahvenizi yudumlarsınız.

Onlara jestler yapın. Duyguya yer olmadığını söyleyenlere inat onlara espri yapın, güldürün, eğlendirin, neşelendirin, ilham verin ve destekleyin. İş yeri ile duygusal bir bağ kurmalarına yardımcı olun. Profesyonel bir lider böyledir. Sonra işinizin başına geçin ve çalışın.

İş yerinde her türlü habere ve surprize karşı hazırlıklı olun. Gülümseyin, Kabullenin, plan yapın. Anlayış gösterin ve yazın. Daha sonra fönüp baktığınızda ihtiyaç duyacaksınız.

İyi bir yönetici iyi bir liderdir. Lider olmayan yöneticiler var ya işte Türkiye'nin başına bela olan onlardır.

Sevgiler,

12 Temmuz 2016 Salı

küçük Harflerle BÜYÜK Etkiler Yaratmak

Evet, etrafta gördüğümüz çoğu logo büyük harflerden oluşuyor; evet daha güçlü duruyor! Peki günümüzde bir markanın logosundan beklediği etki gerçekten sadece güç olabilir mi? Küçük harflerin de büyük bir etkisi olabilir mi?

Büyük harflerin kullanımı, onların "otoriter" karakteri ya da daha prestijli bir duruş için cazip. Amaaaaa! İşler işlevselliğe geldiğinde gerekli alanı bize sağlamadığı da bir gerçek. Sadece bu da değil, aynı zamanda küçük harflerin okuma, ezberleme hızını arttırdığını biliyor muydunuz?  

Okuma yazma öğrenimine küçük harflerle başlıyoruz. Günlük hayatımızda da genellikle yazmak için küçük harfleri kullanıyoruz. Bu nedenle zihnimiz bu yazı tipine daha fazla alışık hale geliyor ve böylece büyük harfleri okumak için harcadığı çabaya göre çok daha az çaba sarfederek okuma ve algılamayı gerçekleştiriyor. 


Bazı büyük harflerin de benzerliği tartışmasız çok fazla. Örneğin P harfinin B harfine dönüşmesi için fazla birşeye gerek yok. Bu F harfi ve E harfi için de geçerli. Küçük harfler arasında daha az rastlanan bu benzerlikler okuma konusunda zihin karışıklığını engelliyor ve algıyı kolaylaştırıyor. 

Büyük harflerin başka bir dezavantajı da görsel olarak fazla doğrusal olmalarıdır ki bu da form kaynaklıdır. Metin bir noktada ritm yoksunluğu sebebiyle fazla sıkıcı olmaya başlar. 
Diğer taraftan ise küçük harfler, metinlerin silüetleşmesine kolaylık sağlar ve de fotografik hafızada agısal okumayı kolaylaştırır.
Daha Sıcak ve Samimi

Bazı markalar, küçük harflerin diğer bir avantajını oldukça iyi kullanıyor. Büyük harflerin ciddiyeti yanında küçük harflerle tasarlanmış logolarda daha fazla sıcaklık ve samimiyet hissi alıyoruz.

Bunun için yapılan bir test bulduk ve küçük harflere sahip marka logolarını büyük harflere çevirdiğimizde aradaki farkı yakalamamızı sağlayan gözlemlerimizi ortaya çıkarttık. 

Bakalım siz de üzerinizde yarattığı farklı etkiyi fark edebilecek misiniz?

Özellikle sosyal medyada büyük etkisi olan hatta sosyal medyayı yaratmış markaların logolarında küçük harf kullanmalarının da şans eseri olduğunu düşünmüyoruz. Elbette sosyal medya kadar samimi ve canayakın ifadeleri var.

Değişime cesaret etmek!

Elbette sınırları neyin çizdiğini ve değişime neden gidildiği bilinmez; belki okunma problemi; belki de tamamen stratejik sebepler; fakat bazı markalar büyük harflerden tamamen küçük harflerle yazılmış logotiplerine geçmeyi cesaret ediyor. Örnek mi?

Mesela Amerika'nın en büyük servis sağlayıcılarından AT&T değişime uğradı. Bu değişim sonucunda da daha insancıl, daha erişilebilir ve sade bir logo elde ettiğini söyleyebiliriz.

Logosunu küçük harflere çeviren başka bir dünya devi ise Pepsi oldu. Pepsinin yeni logosu, daha akışkan, daha hoş ve kesinlikle daha az yoğun bir görüntüye kavuştu.

Küçük Harfin Büyük Etkisi

Evet, etrafta gördüğümüz çoğu logo büyük harflerden oluşuyor; evet daha güçlü duruyor! Peki günümüzde bir markanın logosundan beklediği etki gerçekten sadece güç olabilir mi? Küçük harflerin de büyük bir etkisi olabilir mi?

Büyük harflerin kullanımı, onların "otoriter" karakteri ya da daha prestijli bir duruş için cazip. Amaaaaa! İşler işlevselliğe geldiğinde gerekli alanı bize sağlamadığı da bir gerçek. Sadece bu da değil, aynı zamanda küçük harflerin okuma, ezberleme hızını arttırdığını biliyor muydunuz?  

Küçük ve önemli 3 Kanıt! 

Okuma yazma öğrenimine küçük harflerle başlıyoruz. Günlük hayatımızda da genellikle yazmak için küçük harfleri kullanıyoruz. Bu nedenle zihnimiz bu yazı tipine daha fazla alışık hale geliyor ve böylece büyük harfleri okumak için harcadığı çabaya göre çok daha az çaba sarfederek okuma ve algılamayı gerçekleştiriyor. 

Bazı büyük harflerin de benzerliği tartışmasız çok fazla. Örneğin P harfinin B harfine dönüşmesi için fazla birşeye gerek yok. Bu F harfi ve E harfi için de geçerli. Küçük harfler arasında daha az rastlanan bu benzerlikler okuma konusunda zihin karışıklığını engelliyor ve algıyı kolaylaştırıyor. 

Büyük harflerin başka bir dezavantajı da görsel olarak fazla doğrusal olmalarıdır ki bu da form kaynaklıdır. Metin bir noktada ritm yoksunluğu sebebiyle fazla sıkıcı olmaya başlar. 
Diğer taraftan ise küçük harfler, metinlerin silüetleşmesine kolaylık sağlar ve de fotografik hafızada agısal okumayı kolaylaştırır.

Daha Sıcak ve Samimi

Bazı markalar, küçük harflerin diğer bir avantajını oldukça iyi kullanıyor. Büyük harflerin ciddiyeti yanında küçük harflerle tasarlanmış logolarda daha fazla sıcaklık ve samimiyet hissi alıyoruz.

Bunun için yapılan bir test bulduk ve küçük harflere sahip marka logolarını büyük harflere çevirdiğimizde aradaki farkı yakalamamızı sağlayan gözlemlerimizi ortaya çıkarttık. Bakalım siz de üzerinizde yarattığı farklı etkiyi fark edebilecek misiniz?

Özellikle sosyal medyada büyük etkisi olan hatta sosyal medyayı yaratmış markaların logolarında küçük harf kullanmalarının da şans eseri olduğunu düşünmüyoruz. Elbette sosyal medya kadar samimi ve canayakın ifadeleri var.

Değişime cesaret etmek!

Elbette sınırları neyin çizdiğini ve değişime neden gidildiği bilinmez; belki okunma problemi; belki de tamamen stratejik sebepler; fakat bazı markalar büyük harflerden tamamen küçük harflerle yazılmış logotiplerine geçmeyi cesaret ediyor. Örnek mi?

Mesela Amerika'nın en büyük servis sağlayıcılarından AT&T değişime uğradı. Bu değişim sonucunda da daha insancıl, daha erişilebilir ve sade bir logo elde ettiğini söyleyebiliriz.
Logosunu küçük harflere çeviren başka bir dünya devi ise Pepsi oldu. Pepsinin yeni logosu, daha akışkan, daha hoş ve kesinlikle daha az yoğun bir görüntüye kavuştu.

Karışık Görünüm 

Başka bir kullanım hilesi ise küçük ve büyük harfleri karıştırmak olabilir elbette. Bu markanın kişiliğini yansıtacak ve görünürlüğü arttıracak şekilde küçük/büyük harf kullanımını yapmaktan geçer.  

Bazı markalar bu tekniği kullanarak öne çıkmayı başarmış ve hafızalara logolarını kazımışlardır.


Peki ya ambalaj?

Küçük harfler bir ismin okunma ve hafızada yer edinmesini kolaylaştırıyor, tamam! Peki ya günde ortalama 1500 marka ile karşı karşıya kalan ve bir ambalajı gözden geçirme süresinin saniyenin 15'te biri olduğunu bildiğimiz tüketiciler için ne yapmalıyız? Sizce? 
Belki de logo üstünde küçük harf kullanımı ile biraz daha samimiyet kurmak ve okunurluğu arttırmak kötü bir fikir değildir


5 Temmuz 2016 Salı

Markalarda Blog Kullanımı

Bugün reklamlardan bile daha etkili olarak tanımlanan bloglar, en etkin trafik akışını sağlayan içerik pazarlama yöntemleri arasında yer almaktadır. Peki kurumsal blog oluşturma ve markalar için blog pazarlama şirketinize nasıl kazanımlar sağlar? 
Markalarda blog kullanımı, sosyal network oluşturmada en güçlü içerik pazarlama yöntemlerinden biridir. Müşterilerin ilgisini çeken ve satın alma kararlarını etkileyen içeriklerin yer aldığı kurumsal bloglar, sosyal medya kanallarında paylaşılarak da tüketiciler arasında hızla yayılmaktadır. Kurumsal blog kullanımı ve içerik pazarlama, kendi markanızın dijital pazarlamasında ve marka bilinirliği yaratmada oldukça önemlidir. Quicksprout.com'da Neil Patel tarafından yayınlanan "How Blogging Affects Your Bottom Line" adlı infografik bu konuda detaylı veriler ve bilgiler sunmaktadır. İnfografik verilerine göre blog sahibi şirketlerin %57’si müşterilerini bu bloglar üzerinden yakalamaktadır. Bu da ne kadar çok blog kullanırsanız o kadar müşteriye sahip olursunuz anlamına gelmektedir. Örneğin Todd Giannattasio, bloglama sayesinde sadece 8 haftada trafiği %1000 artırmıştır. Alex Turnbull ise  24 saatten az bir sürede sadece bir blog gönderisiyle 1000’den fazla abone sayısına ulaşmıştır.

Etiketler

2015 2016 4 saniye 7 unsur 7p affetmek Agresif stratejiler Ağızdan ağıza pazarlama Algı Algı yönetmek Alışveriş Alışveriş Merkezleri America Amerika Amerika nasıl Amerika oldu? Anadolu Efes analiz Anı yaşamak Apple Araştırma hedefi Araştırma Problemi araştırmak Araştırmanın künyesi Araştırmanın özeti Avusturalya Ayakkabı B2b Bağımlılık Bağlılık Bait bakmak Başak Değerli Başarı başarılı olmak Başarmak Berke Civan Berliner Bilgi bombardımanı Blog blogger BP Bu Tarz Benim Business Bütçe Bütünleşik pazarlama Bütünleşik Pazarlama İletişimi büyük etkiler bırakmak Cam ambalajlar Cam şişe Cem Çınlar CEO cesaret Ciddiyet ve disiplin Coca Cola content content marketing CRM CV çalışma hayatı Çevre Çevre kirliliği Çiçek çerçevesi Çocuk çözüm Çözüm üretmek Dağıtım Yar Doç Dr Selda ENE Daha güzel bir dünya Değer değişim deney Deneyim denge dengeli olmak Depresyon depresyonla başa çıkma Dersler digital dijital Dijital kampanya Dijital pazarlama Dijital pazarlamanın 5 temel taşı diş sağlığı duygu duygusal liderler Dünya Dünyanın en büyük markaları dürtü düşünür düzen Eleştiri Eminönü Empati Erdem Erdemli olmak Esir Eş zamanlı arama motoru Facebook fark fark yaratmak farklı olmak Farklılaşma Fayda Ferrari filickr Fiyat Formüller geçim Geneleneksel iletişim araçları Georgii Frantsevich Gouse Gerilla pazarlama Girişimci Giyim Google görmek Gurmania güçlü olmak Güven Güvenilirlik güzen Halil Erdoğmuş Hayal Hayatı kolaylaştırmak haz Hedef belirlemek Hitmet üreten hizmet Hoşgörü huzur IK Instagram içerik İçerik İçerik Moderatörü içerik pazarlaması ikna iknanın psikolojisi iletişim İletişim İletişim kirliliği ilham İlham İlişkiler imaj inanç indirim indirim yapmak indirimsiz markalar inovasyon İnovatif insan internet ipana İsim İsim hatırlayamama İsmi neydi? İstek istemek iş hayatı İşaret itibar iyilik izlenim jest kampanya kar etmek Karar karar almak Kares AVM karmaşa Kendimizi ifade etmek Kendini beğenmişlik Kevin Hogan kişilik Kitle KONUM KONUM TABANLI PAZARLAMA Konumlandırma Kuramsal Çerçeve Kurumsal yönetici küçük harf Kültür Lacoste Lc Waikiki leader lider LinkedIn Liste Listelemek Makale eleştirisi Maliyet Marka marka bilinirliliği marka değeri marka imajı marka inşası marka kişiliği Marka kültürü Marka Nedir? marka sadakati marka yaratmak Marka yönetimi Markalar markalarda bog kullanımı Marlboro Marmara Üniversitesi maske Medyada yer almanın artan maliyeti Medyanın çeşitlenmesi merak merak etmek Microsoft mimik Motive edici pazarlama msel pazarlama Mutlu olmak mutlu olmanın koşulları Mutlu olmanın yolları muzaffer şerif mücadele Müşteri müşteri ilişkileri Müşteri İlişkileri Müşteri İlişkileri Yönetimi müşteri memnuniyeti müşteri sadakati müşteri şikayetleri müşteriler Nasıl başarılı olunur Nestle Nike olumlu düşünmek Onedio Onel AVM Operasyonel pazarlama Ödev Ödevler ön yargı Önem ÖNERİM Özellikler Para para kazanmak Parekendeci Pazar Pazara uyum Pazarlama Pazarlama Araştırmaları Pazarlama Karması Pazarlama Kirliliği Pazarlama noktaları Pazarlama okuyanlar Pazarlama uzmanı Pazarlamanın P'leri people physical evidance Pinterest Place Plain pack Plastik atıklar PR Prestij Price Proaktif process Product Prof Dr Ahmet Ercan GEGEZ Prof Dr Fatma Müge ARSLAN Prof Dr Mert UYDACI Promotion psikoloji Radyo Rakip Red Bull rekabet Reklam Reklam ajansı Reklam Müziği Reklam önerisi Risk robert bosch Rus Rus kültürü Rusya Rusya pazarı sadakat sadık müşteri sağlık Samsung saniye Satış Satış temsilcisi Saygı Selfie Sembol Sevgi Sınavlar Sigara Simge Simple simülasyon Sistem sorulama sosyal sosyal girişimci Sosyal Medya Sosyal Medya Esiri Sosyal medya kampanyası taslakları Sosyal paylaşım Spor Starbucks Stiletto Strateji Stratejik pazarlama şans şansa inanmak şikayet şikayet yönetimi Şişe Şişeler takit etmek taklitçilik Tarihçe Tarz Tasarım Tatlı tatmin Televizyon Televizyon Reklamları Terim Tick Tock Boom Toptancı TREND tumblr Tutundurma tutundurma karması Tüketici Twitter uslup Ücret Üniversite Ünlü olmak Ürün Ürün çeşitliliği Ürün kalitesi Ürün yönetimi üyeler Vazgeçmek Vestel WOM Word of mouth Y nesli yaşam Yeni medya Yeni ürün geliştirme yeni yıl Yerli malı yorum yorum pazarlama yorumlar yönetici yönetmek Zafer Tanrıçası Zaman Zenginlik Ziyaret Ziyaretçiler