English French German Spain Italian Dutch Russian Portuguese Japanese Korean Arabic Chinese Simplified


28 Kasım 2014 Cuma

Nike'ın çıkış hikayesi, pazarlama stratejileri, rekabet stratejisi.





                       
NIKE’IN DOĞUŞU


Nike günümüzde, her birimizin ayakkabı dolabında olan, özellikle spor yapan bir çok kişinin vazgeçilmezi haline gelmiş bir markadır. Bir çoğumuz bu markanın çıkış hikayesini hep merak ettik. Nike giymek, uzun yıllardır devam eden marka bilinirliliğinin vermiş olduğu etkiyle hep fark yarattı. Peki neydi Nike’ı bu kadar değerli ve özel yapan unsurlar? Nasıl rakiplerinden ayrılmış ve yerini son derece başarılı biçimde konumlandırmıştı? Bu soruların cevaplarını yazının ilerleyen bölümlerinde okuyabilirsiniz. Bir markanın;  Fikrinin düşünülüp, tasarlanması, kağıda dökülmesi, piyasa koşullarının incelenmesi, uygun 4P kurallarının belirlenmesi (Product, price, promotion, place) ile alakalı tüm sürece ‘Doğuş’ adını verdim.

Nike’ın doğuşunda en büyük pay, bir spor koçu olan Bill Bowerman’a aittir. Bowerman, Oregan Üniversitesi’ndeki öğrencilerinin daha başarılı olması için spor ayakkabılarının en yenilerini takip ediyordu. Koç Bowerman, antrenörü olduğu MBA öğrencisi Phil Knight’a Japon Tiger markasına kendi ürettiği tasarımları sunmak için ortaklık teklif etti. Böylece yapılan anlaşmayla 1964 yılında Tiger’ın gönderdiği 300 ayakkabıyı Knight satmaya çalışırken, Bowerman de bu ayakkabıların nasıl daha hafif ve daha iyi üretilebileceğini bulmaya çalışıyordu. İşte Nike markasının kuruluşu böyle başladı. Kendisi de bir koşucu olan Jeff Johnson, Knight ve Bowerman’ın kurmuş olduğu şirkete çalışan olarak girdi. Johnson 1971 yılında marka için Nike ismini bulan kişi oldu.

Stanford Üniversitesi'nde MBA yapan Phil Knight tarafından 1972 yılında kurulan Nike'ın Swoosh denen ünlü simgesi, Carolyn Davidson adlı bir üniversite öğrencisi tarafından 35 dolara çizilmiştir. Simgenin getirdiği olağanüstü başarı üzerine, 1983 yılında Carolyn Davidson'a, kamuoyuna açıklanmayan bir miktarda şirket hissesi verildiği açıklaması yapılmıştır. Ayrıca Swoosh simgesi, orijinal olan Siyah renginden başka birçok renkte de yaptırılmaktadır.





‘NIKE’ İSMİ NEREDEN GELİR?

Nike şirketinin kurucusu Phil Knight Zafer Tanrıçası Nike’ın ismini özellikle seçmiştir. Nike’ın markalaşmasının perde arkasında Yunan Mitolojisinin Zafer Tanrıçasının yeri oldukça değerlidir. Yunan mitolojisinde adı geçen Nike Yunanca telaffuzu ile Nee-key kelime anlamıyla zafer demektir. Roma Mitolojisinde Victoria olarak bilinmektedir.
Tanrıça Nike, Homeros’un destanlarında yer almasa da Hosiodos’a göre Pallas ve Okeanos’un kızı Styks’ten doğmuştur. Kardeşleri Kratos, Bia ve Zelus’tur.
Nike’ın kafasız ve kanatlı heykeli 1863 yılında Yunanistan’ın kuzey ege denizinde yer alan Samothrace – Semadirek Adasında bulunmuştur. Ada’da ki yerlilere göre Nike’ın doğum yerinin burası olduğuna inanılmaktadır. 1863 yılında Semadirek adasında bulunan parçaları bulunan heykelin tahminen M.Ö 220 – 190 yılları arasında beyaz paros mermerinden yapılmıştır.
Kanatlı Tanrıça Nike’ın heykeli 1884 yılından bu yana Paris Louvre Müzesinde Daru merdiveninin en tepesinde sergilenmektedir. Heykelin sağ kanadının başlangıcı ile sol kanadı arasında farklılık gözle görülebilmektedir. Sağ kanadın başlangıcındaki girinti Semadirek adasında rüzgarın etkisini gösterir niteliktedir bir özelliktir.
Dünyanın en bilinen heykellerinden olan Nike için Louvre Müzesi proje başkanı Ludovic Laugier “heykelin Helenistik bir baş yapıt olmasının yanı sıra üzerinde yapılan restorasyon çalışmaları nedeniyle 19. yy’ın tarihsel sanat örneği olduğunu” söylemiştir.
Zafer Tanrıçası Nike’ın rölyefi Türkiye - Efes Antik Kentinde görülebilir. Heykelin bir elinde defne yaprağı diğer elinde palmiye dalı tutar biçimde betimlenmiştir.





NİKE’IN PAZARLAMA YÖNETİMİ
Bir markanın başarısı değişen ekonomik, sosyo-kültürel ve teknolojik koşullarına uyumu ile anlaşılabilir. Günümüzde bu değişime ayak uyduramayan şirketler bir bir yok olmaktadır. Bunun en önemli örneklerinin artık günümüzde web sitesi kullanmayan şirketlerin sayısal anlamda azalmasıyla oluştuğunu görüyoruz. Şüphesiz yalnızca web sitesi açmak yetmiyor. Bu siteyi sürekli güncel tutmak, online alışverişe imkan vermek, tüketicinin ürüne ulaşma sürecini kısaltarak, ürün sonrası hizmetlerine devam ederek, algılanan ve beklenen kalitenin bilincinde olarak, bu ve bunun gibi unsurlarla pazarlama karmasına şekil vererek daima güncellemeliyiz.

Günümüz tüketicilerinin vakitleri yok. Bu yüzden alışveriş sürelerini kısaltma yolunda giderek, daha çok çeşide aynı anda ulaşabilmek için İnternet ve sosyal medya kullanımını tercih ediyorlar.

İnternet ve sosyal medya kullanımının artmasını fırsat olarak algılayan ve dijital pazarlamanın ne kadar önemli olduğunu anlayan markalar, pazarlama stratejilerini dijital dünyaya uyarlayarak dijital dünyanın pazarlama fırsatlarını yakalamaya çalışmaktadırlar. Bunun en iyi örneklerinden birini efsanevi marka Nike'da görüyoruz. Etkili dijital pazarlama stratejileriyle tüketiciyle iletişime geçme konusunda başarı denildiğinde akla gelen en önemli örneklerden biri: Nike! Rakiplerini gerçekleştirdiği sosyal yarışmalar ve etkinliklerle geride bırakan Nike, birçok markaya ilham verecek çalışmalara imza atıyor.

Dijital kampanyaları ile geniş kitlelere ulaşan dünyanın ve en büyük spor giyim markalarından biri olan Nike; tüketicilerinin karşısına “Harekete Geç” sloganı ile çıkarak bir kampanya başlatmıştı. Tüketiciye ulaşırken; geleneksel ve dijital yöntemleri beraberinde ve muntazam biçimde kullanan Nike, yarattığı bu kampanya ile markayı etkili sonuçlara götürme yolunda ilerliyor. Nike markasının başarılı reklamlarının, ilginç sosyal yarışmalarının, tüketici ile iletişiminin sıradışılığı ve başarısı; Nike’ın büyük rakipleri dahil birçok markanın gerçekleştirmekte zorlandığı bir strateji izliyor.

Nike geleneksel reklam yöntemlerini kullanmaktan tamamen vazgeçmeden, geleneksel yöntemler ile dijital yöntemleri bir arada kullanmaktadır. Nike bir zamanlar Televizyon ve basılı reklamlara önemli ölçüde bütçe ayırır iken, son 5 yılda bu  bütçeyi azaltmasına rağmen, toplam pazarlama bütçesini artırdı.  Peki ama bu nasıl oldu?

Bunun en önemli nedeni, Nike’ın artık dijital pazarlamaya daha fazla önem verir hale gelmesidir.  Nike yeni pazarlama stratejisi ile interaktif öğeleri kullanarak tüketicilerin en çok zaman geçirdikleri alanda, yani sosyal medya da tüketicileri ile iletişime geçiyor. İnteraktif uygulamalar ile, daha büyük bir kitleye ulaşmaya çalışarak daha çok tüketicinin yakınında olmak istiyor Çünkü harçlığının bir kısmı ile Nike ürünleri alan bir genç, Televizyon reklamlarından ziyade online reklamları izliyor.

Nike tüketicileri ile sosyal medyada iletişime geçerek bir nevi akraba ilişkisi kurmaya çalışıyor. Örneği biraz açmak gerekir ise söyle düşünün; Bir ev alacaksak öncelikle akrabalarımız ya da dostlarımız arasından emlakçı olanlara sorarız çünkü yakınlarımız bizimle iletişim halindedir ve daha güvenilirdirler. Onların önerdiği, söylediği kişiler ya da markalar bizim için diğer markalara kıyasla hep bir adım öndedirler. Biz pazarlama uzmanları, bu reklam stratejisine ‘ağızdan-ağıza reklam’ adını veriyoruz. Bu, firmaya extra bir bütçe gerektirmeden, müşterinin memnuniyetinden doğan, son derece etkili bir pazarlama yöntemidir. Üstelik bedavadır! Ancak bunu başarabilmek adına öncelikle ürünü kullanan müşterilerde iyi bir intiba bırakmak gereklidir.

Günümüzde, reklam filmleri ve sosyal sorumluluk projelerinde ‘’ben senin yanındayım’’ mesajını veren markalar her geçen yıllık kar miktarlarındaki artışları övünerek ekonomi dergilerine açıklamaktadırlar.

İşte NİKE pazarlama başarısının sırrı bu; Müşteriye varlığını hissettirmek !
Müşterinin vakit geçirdiği sosyal medyada bulunmak !

Nike tartışmasız dünyanın en büyük spor markası. En yakın rakibi Adidas’dan %30 daha büyük.
Nike şirketin CEO’su Mark Parker öncülüğünde pazarlama stratejisi çok ciddi ölçüde değiştirilerek, dijital pazarlamaya odaklandı. Bu değişimin şirkete etkisi rakamlarla şu şekilde;
·         TV reklamları ve basılı materyal harcamaları %40 azaldı.
·         2011 senesinde pazarlama bütçesi tarihi rekorunu kırarak 2.4 milyar dolara ulaştı.
·         Geleneksel reklam mecralarının dışında 800 milyon dolardan fazla para harcadı.
·         Pazarlama ve reklam kampanyaları için Wiedden + Kennedy ile diğer ajansları ayrı ayrı kullandı.
·         2010 yılında şirket içerisinde Dijital Spor bölümü açıldı.
Nike bu dönüşümünde Steve Jobs’dan bir hayli etkilenmiş. CEO Mark Parker’ın söylediği şu cümle şirketi çok net olarak tanımlıyor. ‘’Nike + ile oyunun kuralları değişti.’’
2006 yılında müşterilerden gelen mobil talepleri üzerine Nike + geliştirildi. Apple ile ortaklaşa hayata geçirilen bu proje sayesinde ayrıca müşteri davranışlarını inceleme için de fırsat oldu. Şuan nikeplus.com adresinde 160 milyondan fazla aktif koşucu hesabı bulunmakta. 2011 yılında tüm hareketlerinizi kayıt altına alabileceğiniz Nike + Fullband piyasaya sürüldü.
Geleneksel reklam mecralarını dijitalle buluşturan uygulamalar konusunda ise Nike 30 dan fazla billboardda reklam filmlerinin üstünde Twitter postlarını gösteriyor.

Bunun yanı sıra Nike yüksek dozda motive edici pazarlama iletişimiyle de dikkat çekiyor. Nike’ın temel söylemi olan “Just Do It” i çoğumuz günlük hayatımızda yeri geldiğinde aktif bir şekilde kullanıyoruz, çünkü bu söylem o anki duygumuzu artık kendi dilimizde ifade etmek istemeyecek kadar güçlü bir anlam taşıyor.

Nike’da gözlemlenebilecek en önemli değişim ise; Artık alanında uluslararası düzeyde başarılı sporcuları, ulaşılmaz ikonlar şeklinde görmüyoruz. Bu sporcuların da markayla olan ilişkilerini öne sürerek, tüketiciyi etkileme dönemi de yavaş yavaş sona eriyor. Diğer uluslararası çaptaki spor markalar agresif biçimde rekabetçi kampanyalar yaparken, Nike; son kampanyalarıyla eğlenceli ve tüketiciye daha yumuşak bir şekilde dokunan bir iletişim yapmaya başlamıştır.  Son reklam filminde pazarlama iletişimi için kullandığı spor ikonlarını günlük hayatta spor yapmaya istekli kişilerin karşısına rahat ve espirili bir şekilde çıkartarak daha önce görece daha sert bir şekilde kullandığı söylemini, daha yumuşak ve espirili bir biçimde kullanmaya devam ediyor.

Bazı Nike reklam kampanyaları:

LiveStrong
Kampanya ABD’li eski yol bisikleti yarışçısı Lance Armstrong’un gündemden düşüşünden sonra etkisini yitirmiş olsa da, Nike’ın pazarlama kampanyaları arasında tüketicilerin de dâhil edildiği bir kampanya olması açısından iyi bir örnektir.

Kampanya Tour de France güzergahındaki yola çeşitli mesajların yazılması ile gerçekleşiyor. Lance Armstrong  LiveStrong kampanyası kapsamında kullanılmak üzere yola sarı tebeşir ile kişiselleştirilmiş metin ve çevrimiçi mesajları boyaması için bir “Chalkbot” programlandı.
Kampanyanın amacı yarışta yer alan bisikletçiler için umut, destek ve azim mesajlarının duyurulmasına destek olmaktı ve Chalkbot mesajı yazdıktan sonra yolun fotoğrafı, GPS konum bilgileri ile birlikte kullanıcıya iletildi.

Kampanya ayrıca Nike’ın LiveStrong koleksiyondan elde edilen kârdan Lance Armstrong Vakfı’na hayır için fon aktarmayı hedefledi.

Fuel Your Team
Nike, bu interaktif kampanyasını  Nike+ isimli şuan yaklaşık 6 milyon üyeye sahip olan kendi sosyal medya platformunda uyguladı.

2010 yılından bu yana Nike, dijital platformu Nike+ FuelBand bağlantısını kullanarak bir dizi eğitim ürünü geliştirdi. Kullanıcılar daha sonra NikeFuel puanı toplamaya, kendilerine hedefler belirlemeye ya da diğer kullanıcılarla rekabet etmeye başladı.

Nike, bu yılın başlarında gerçekleştirdiği Fuel Your Team isimli bir kampanya düzenledi ve bu kampanya ile kullanıcıların taraf olduğu kolej basketbol takımı için NikeFuel puanları kazanarak destek olmalarını sağladı.

The Change
Nike’ın yinelenen dünya çapındaki kampanyalarından bir başkası olan The Change (Şans), gençlere Nike Akademi’de 1 yıl boyunca bulunma fırsatı verdi. Kampanya 2010 yılında ilk olarak nikefootball.com olmak üzere; Facebook,  Twitter ve Youtube üzerinden 6 ay boyunca duyuruldu.

Katılımcılar toplamda 5.5 milyon fanı olan 17.000’den fazla Facebook sayfası açtı. Ayrıca kampanya süresince 2000 kullanıcı tarafından oluşturulan videolar ve 28.000 oyuncu gönderisi ile 3.4 milyon Youtube görüntülemesi elde etti.

Kazanan oyuncular Nike Akademi’de 1 yıl boyunca Premier League ve diğer büyük kulüplerin takımlara karşı oynama şansı elde etti.

Times Square Billboard
Bu mobil kampanyada Nike, Times Meydanı’na insanların kendi dizaynı olan Nike kimliklerini sunabilmeleri için interaktif bir reklam panosu yerleştirdi. Ekrandaki ayakkabıyı özelleştirmek isteyenler ekranda yazan telefon numarasını aradıktan sonra akıllı telefonlarının tuş takımını kullanarak ayakkabıları dizayn ettiler. Ardından ortaya çıkan tasarımı satın almak ya da duvar kağıdı olarak indirmek isteyenlere mesaj ile link gönderildi.

2009’da gerçekleşen kampanya için herhangi bir uygulama ya da yazılıma gerek yoktu. Akıllı telefon sahibi olan herkes kampanyaya katılarak kendi tarzını dev ekrana yansıtabilir. Videoda da görüldüğü gibi bazı katılımcılar bu konuda oldukça heyecanlıydı.

The Chosen
Nike’ın ilk olarak 2011 yılında uyguladığı kampanya başarısının ardından daha sonraki yıllarda da tekrarlandı. Sosyal medya üzerinden geleneksel reklama yoğunlaşan Nike, televizyondan 3 gün önce sosyal medyada 90 saniyelik bir video yayınladı.

Kampanya kapsamında Nike, paten ve snowboard ya da farklı alanlarda niş spora odaklanmış kişilerden sosyal medya üzerinden video göndermeleri istendi. Gelen videolar arasından seçilenlerin oluşturduğu reklam ise muhteşem.

Videoda bulunan sporcuların bir özelliği vardı. Amaçlandığı bunu deneyenler ve video gönderenler arasında sosyal medya ağlarında bir etkileşim oluştu. “The Choosen” yani seçilmiş bir yaşam tarzına sahip olan sporcular kazananları belirledi.

Kampanya Nike’ın niş spor ürünleri hakkında sosyal medyada etkileşim oluşturmasına başarılı bir örnektir.

Nike Grid
2010 yılında bu büyük spor markası Londra’da dev bir sanal gameboard haline dönüştü: Nike Grid.

Koşucuların rekabet edebileceği ve puan kazanabileceği kontrol noktaları oluşturuldu ve şehir çapında bir koşan topluluk oluşturuldu. Topluluğun sanal hız, dayanıklılık ve güç rozetleri bile vardı.

2010 yılının Mayıs ve Ekim ayları arasında Facebook üzerinden yürütülen kampanya Nike’ın dijital ve sosyal pazarlama ile gerçek dünya spor performansını birleştirme konusundaki ilk girişimleri arasında yer alıyor.

Kampanyaya 30.177 koşucu katılırken toplamda koşulan yol uzunluğu dünyanın yarıçapı kadar oldu.

Free Running
Nike, yeni koşu ayakkabılarını tanıtmak amacıyla Nike+ sosyal medya platformunu kullanarak koşucuların 2 mil mesafeyi en hızlı koştuğu zamanı belirleyebilecekleri bir sosyal kampanya başlattı.

Yarışmaya eğlence ve duygu katmak için orijinal bir karaoke şarkısı eklendi ve koşucuların koşarken bu şarkıyı söylemesi istendi. Seçilen şarkı “I would run to you” Shazam mobil uygulaması kullanılarak koşucular tarafından indirildi ve 2 dakikalık bir kısa film ile kampanya desteklendi.

Catch The Flash
Viyana’da insanları koşmaya teşvik etmek amacıyla gerçekleştirilen kampanyada insanlardan yansıtıcı koşucu ceketi giymiş olan koşucuları yakalamaları istendi. “Catch the Flash” yani “Flaşı Yakala” isimli kampanya için 50 koşucu, ceketleriyle şehir turuna çıktı. En çok koşucunun fotoğrafını çeken kişinin 10.000 Euro kazanacağının açıklandığı kampanya gece gerçekleşmesine rağmen oldukça rağbet gördü.

Kampanya aynı zamanda online oyun yoluyla Viyana dışından katılımcıları da kapsadı. Koşucular GPS ile takip edildi. Nike+ kullanıcılarına bu hızlı sanal karakterleri yakalayabilmeleri için hız konusunda ayrıcalık verildi. Ayrıca Avusturya Ulusal Futbol Takımı da kampanyaya online olarak katıldı ve Facebook’a da fotoğraflarını gönderdi.

Online oyunda katılımcılar ortalama 24 dakika kaldı. Fakat oyun kaç kişinin katıldığına dair bir bilgi bulunmuyor.

Ronaldinho
Nike’ın gerçekleştirdiği ilk viral kampanyalardan biri. Her viralde olduğu gibi bunda da videonun güzelliği sadeliğinden kaynaklanıyor.

Videoda Ronaldinho yeni Nike ayakkabıları giyerek marifetlerini sergiliyor. İnanılması zor hareketler sergileyen Ronaldinho’nun bu videosu tabiki sahte. Yine de video Youtube’da izlenme rekorları kırdı.

Tüketicileri kendi kampanyalarına dahil eden ve sosyal medya üzerinden dijital pazarlama stratejilerini başarılı bir şekilde kullanan Nike, etkileşim odaklı kampanyaları ile markalar için ilham verici örnekler oluşturmaya devam edecek gibi görünüyor.

Converse Nike’dan Esinlendi!

2001 yılında Nike 305 milyon dolara efsane markanın sahibi oldu. İlk iş olarak da fabrikasını Amerika’dan Asya’ya taşıdı. Bu zamana kadar yaptığı pazarlama aktivitelerinden farklı olan Nike'ın pazarlama stratejileri bizimde ülkemizde de çok net bir şekilde görüldüğü üzere Converse'i çok farklı yerlere taşıyarak marka imajını değiştirdi.
Eskiden spor dallarına göre pazarda kendini konumlandıran Converse Nike'ın pazarlama stratejileri sayesinde daha geniş kitlelere hitap etmeye başladı. Gençlerin örnek aldığı popüler kültür ikonlarını kullanarak gençlerin satın alma eğilimlerini kendine çevirdi. İlk olarak kendi ülkemizden de hatırlayabileceğimiz gibi daha az ama daha bağımlı gruplara yönelerek marjinal modeller kullandı.2008 yılında Converse'in 100. yılı şerefine gençlerin marjinal, asi ve efsane tanımının karşılığı olan Kurt Cobain'in imzasını taşıyan özel koleksiyon çıkarıldı. Tabi bu stratejisinde Converse'in geçmişinin de önemli faydası dokundu.Bunlara ek olarak yeni imajının ve bütçesinin faydasıyla farklı ilklerede imza attı. Örneği olmayan bir viral pazarlama kampanyasıyla birbirine bağlı tek sayfalık siteler açtı. Her sitede resim, video veya animasyon kullanarak marka bilinirliliği arttırdı.Bazıları sıkıcı bazılarında ise Converse e ait bir mesaj olmamasına rağmen başarılı bir kampanya gerçekleştirdiğine inanıyorum.

Nike Air Max 2014-15 Sonbahar Kış Modelleri
Nike Air Max 2014 AIR Superiority


87-90-95-97 yıllarında Nike’ın Air Max modelinin farklı versiyonlarının yaratıldığını görüyoruz. Nike Air Max 2014: Özellikle koşucular için geliştirilmiş olsa da rahatlığının yanı sıra göz alıcı renkleriyle herkesçe tercih edileceğe benziyor. Bu sezon spor ayakkabılar sonbaharın soluk renklerine inat yazdan daha da renkli modelleriyle satışa sunuldu. Yeşil, turuncu, mor, mavi ve pembenin en parlak tonlarıyla yeni sezona cıvıl cıvıl giren Nike Air Max 2014′ü vazgeçilmez hale getiren özelliği waffle tabanı. Ağırlığı daha dengeli dağıtan taban desteği ve havalandırma desteği sunan file üst yüzeyle birleştiğinde vazgeçilmez bir konfor sunan bu muhteşem ayakkabıyla hayli dikkat çekecek gibi görünüyor.

Nike Air Max Lunar1
İşte yeni sezondaki favori Air Max ayakkabımız. Orijinal Nike Air Max 1′den %28 daha hafif olan bu ayakkabı, serinin en yenilikçi üyesi. Nike Lunarlon taban teknolojisinden nasibini alarak klasik tasarıma yenilikçi bir dokunuş katan Nike Air Max Lunar1, satışa çıkar çıkmaz ciddi bir ilgi gördü. Dikişsiz üst yüzeyi sayesinde çok daha rahat ve esnek olan bu ayakkabıyı yalnızca spor yaparken değil, her an giymek keyif vereceğe benziyor!

Nike Air Max 90
Görünür Air tabanın atası olan Nike Air Max 90 ayakkabılar, aynı tasarım özelliklerini koruyarak yıllara meydan okuyor. Klasiklerden vazgeçmeyenler için… Nike Air Max 90′ın stoğa giren her modeli jet hızıyla tükeniyor.
                                                                                                                                                     
Nike Air Max Thea
Air Max ailesinin en genç üyelerinden olan Nike Air Max Thea, ince tasarımı ve muhteşem renkleriyle kadınların aklını başından almaya devam ediyor. Yeni sezonda yeni renkleriyle aklınıza sızacak Air Max Thea, hafifliği kadar kolay kombinlenebilen modeliyle de favorilerimiz arasına girmeyi başarıyor. Air Max Thea renkleri arasından seçim yapmak oldukça zor.

Nike Air Max  Essential
2014-2015 Sonbahar Kış sezonunda sizi bekleyen Nike Air Max 1 Essential, serinin yıllara meydan okuyan modellerinden. Klasik görünümünden taviz vermeyen ayakkabının renk seçenekleri ise günlük yaşantınızda kolayca kullanabileceğiniz türden.
                  

Dolabından çıkan herhangi büyük bir sporcu Nike’ın sponsorlu sporcular takımında başlangıç pozisyonunu alabilir. Bloomberg’in haberine göre, 2011’de Rick Welts Golden State Warriors’ın başkanı olmadan önce, Nike Welts’ten büyük ABD takımlarının açıkça ilk eşcinsel sporcusu olmayı düşünenlere şirketin onun destekçisi olacağı mesajını iletmesini istedi.

Welts Bloomberg’e şunları söyledi, “Bunu yapan oyuncu, masaya konulacak ek olanaklara şaşıracak.” Görünen o ki Nike, önümüzdeki yıllarda da bizleri şaşırtmaya devam edecek, LGBT’lere bu desteğiyle eşcinsellerden de tam puan alacak gibi görünüyor. Kaynak:http://www.businessweek.com/articles/2013-04-12/nikes-big-gay-marketing-coup


Sevgili hocamız sayın; Prof. Dr Fatma Asuman YALÇIN'a sevgilerimle,

1 yorum:

Etiketler

2015 2016 4 saniye 7 unsur 7p affetmek Agresif stratejiler Ağızdan ağıza pazarlama Algı Algı yönetmek Alışveriş Alışveriş Merkezleri America Amerika Amerika nasıl Amerika oldu? Anadolu Efes analiz Anı yaşamak Apple Araştırma hedefi Araştırma Problemi araştırmak Araştırmanın künyesi Araştırmanın özeti Avusturalya Ayakkabı B2b Bağımlılık Bağlılık Bait bakmak Başak Değerli Başarı başarılı olmak Başarmak Berke Civan Berliner Bilgi bombardımanı Blog blogger BP Bu Tarz Benim Business Bütçe Bütünleşik pazarlama Bütünleşik Pazarlama İletişimi büyük etkiler bırakmak Cam ambalajlar Cam şişe Cem Çınlar CEO cesaret Ciddiyet ve disiplin Coca Cola content content marketing CRM CV çalışma hayatı Çevre Çevre kirliliği Çiçek çerçevesi Çocuk çözüm Çözüm üretmek Dağıtım Yar Doç Dr Selda ENE Daha güzel bir dünya Değer değişim deney Deneyim denge dengeli olmak Depresyon depresyonla başa çıkma Dersler digital dijital Dijital kampanya Dijital pazarlama Dijital pazarlamanın 5 temel taşı diş sağlığı duygu duygusal liderler Dünya Dünyanın en büyük markaları dürtü düşünür düzen Eleştiri Eminönü Empati Erdem Erdemli olmak Esir Eş zamanlı arama motoru Facebook fark fark yaratmak farklı olmak Farklılaşma Fayda Ferrari filickr Fiyat Formüller geçim Geneleneksel iletişim araçları Georgii Frantsevich Gouse Gerilla pazarlama Girişimci Giyim Google görmek Gurmania güçlü olmak Güven Güvenilirlik güzen Halil Erdoğmuş Hayal Hayatı kolaylaştırmak haz Hedef belirlemek Hitmet üreten hizmet Hoşgörü huzur IK Instagram içerik İçerik İçerik Moderatörü içerik pazarlaması ikna iknanın psikolojisi iletişim İletişim İletişim kirliliği ilham İlham İlişkiler imaj inanç indirim indirim yapmak indirimsiz markalar inovasyon İnovatif insan internet ipana İsim İsim hatırlayamama İsmi neydi? İstek istemek iş hayatı İşaret itibar iyilik izlenim jest kampanya kar etmek Karar karar almak Kares AVM karmaşa Kendimizi ifade etmek Kendini beğenmişlik Kevin Hogan kişilik Kitle KONUM KONUM TABANLI PAZARLAMA Konumlandırma Kuramsal Çerçeve Kurumsal yönetici küçük harf Kültür Lacoste Lc Waikiki leader lider LinkedIn Liste Listelemek Makale eleştirisi Maliyet Marka marka bilinirliliği marka değeri marka imajı marka inşası marka kişiliği Marka kültürü Marka Nedir? marka sadakati marka yaratmak Marka yönetimi Markalar markalarda bog kullanımı Marlboro Marmara Üniversitesi maske Medyada yer almanın artan maliyeti Medyanın çeşitlenmesi merak merak etmek Microsoft mimik Motive edici pazarlama msel pazarlama Mutlu olmak mutlu olmanın koşulları Mutlu olmanın yolları muzaffer şerif mücadele Müşteri müşteri ilişkileri Müşteri İlişkileri Müşteri İlişkileri Yönetimi müşteri memnuniyeti müşteri sadakati müşteri şikayetleri müşteriler Nasıl başarılı olunur Nestle Nike olumlu düşünmek Onedio Onel AVM Operasyonel pazarlama Ödev Ödevler ön yargı Önem ÖNERİM Özellikler Para para kazanmak Parekendeci Pazar Pazara uyum Pazarlama Pazarlama Araştırmaları Pazarlama Karması Pazarlama Kirliliği Pazarlama noktaları Pazarlama okuyanlar Pazarlama uzmanı Pazarlamanın P'leri people physical evidance Pinterest Place Plain pack Plastik atıklar PR Prestij Price Proaktif process Product Prof Dr Ahmet Ercan GEGEZ Prof Dr Fatma Müge ARSLAN Prof Dr Mert UYDACI Promotion psikoloji Radyo Rakip Red Bull rekabet Reklam Reklam ajansı Reklam Müziği Reklam önerisi Risk robert bosch Rus Rus kültürü Rusya Rusya pazarı sadakat sadık müşteri sağlık Samsung saniye Satış Satış temsilcisi Saygı Selfie Sembol Sevgi Sınavlar Sigara Simge Simple simülasyon Sistem sorulama sosyal sosyal girişimci Sosyal Medya Sosyal Medya Esiri Sosyal medya kampanyası taslakları Sosyal paylaşım Spor Starbucks Stiletto Strateji Stratejik pazarlama şans şansa inanmak şikayet şikayet yönetimi Şişe Şişeler takit etmek taklitçilik Tarihçe Tarz Tasarım Tatlı tatmin Televizyon Televizyon Reklamları Terim Tick Tock Boom Toptancı TREND tumblr Tutundurma tutundurma karması Tüketici Twitter uslup Ücret Üniversite Ünlü olmak Ürün Ürün çeşitliliği Ürün kalitesi Ürün yönetimi üyeler Vazgeçmek Vestel WOM Word of mouth Y nesli yaşam Yeni medya Yeni ürün geliştirme yeni yıl Yerli malı yorum yorum pazarlama yorumlar yönetici yönetmek Zafer Tanrıçası Zaman Zenginlik Ziyaret Ziyaretçiler