English French German Spain Italian Dutch Russian Portuguese Japanese Korean Arabic Chinese Simplified


15 Mart 2016 Salı

Taklitçilik



Birgün sovyet bilim adamı Georgii Frantsevich Gause, ilginç bir deney yapar.


Gause; bir cam kavanoz içine çok sınırlı miktarda yiyecek ile birlikte aynı familyadan ama “farklı türden” iki adet tek hücreli (Protozoa) koydu. Bu canlıların işbirliği içine girdiklerini ve sınırlı yiyeceği paylaştıklarını gözlemledi. Deney sonunda, iki tek hücreli de yaşamaya devam ediyordu.

Daha sonra Gause, cam kavanoza aynı familyadan ve “aynı türden” iki adet tek hücreliyi, yine sınırlı miktarda yiyecekle gözlemlemeye başladı. Canlıların kavanozda birbirlerini yok etmeye çalıştıklarını, savaştıklarını fark etti. Gause, “tek hücrelilerin savaşı” deneyinden 3 olasılıklı çıkarımda bulunuyor:

1- Aynı familyanın iki farklı türünden gelenler, birbirlerinin alanlarını istila edebilir. Aralarındaki sınır kaybolabilir ama her iki canlı türü de yaşamaya devam eder.

2- Aynı familyanın aynı türleri, birbirlerinin alanlarını istila eder. İstila eden tür “dominant” (baskın) olur. Diğeri yok olur.
3- Aynı familyanın iki farklı türünden gelenler, birbirlerinin alanlarını istila etmez. Soğuk Savaş döneminde olan silahlanma yarışı mücadelesinde olduğu gibi “güçler dengesi barışı” oluşur (bistability).
Doğa gösteriyorki, “Yaşayabilmek ve türünü devam ettirebilmek için, rakip türden farklı olmak” gerekiyor. Darwin “Varolmak kavgası, en fazla aynı türden bireyler arasında olacaktır; zira bunlar aynı bölgelerde yaşarlar, aynı tür gıdaya ihtiyaç duyarlar ve aynı tür tehlikelere maruzdurlar” demiştir.

Günümüzde iş hayatında yaşananlar da bunlara paralellik gösteriyor. Pozisyon olarak birbirimize ne kadar yakınsak o kadar fazla rekabet halinde oluyoruz. Rahmi Koç: “Vizyon, eğer aşırıya kaçarsa, İllüzyon olur” sözleriyle taklitçiliği kendi persfektifinden ifade etmiştir.

Konuyu markalar nezdinde ele alırsak markaların farklı olduğu ölçüde bir şansları oldupunu söylememiz yerinde olacaktır.  Farklı olmayan oyun dışı kalır çünkü kurallar gayet sert ve nettir. İş hayatı markalar nezdinde taklitçilik için hukuksal anlamda oldukça ciddi kurallar içermektedir. Her ne kadar farklılaşmanın önemine dikkat çekilse de bir çoğu riske girmek korkusu yaşamaktan çekinir ve taklitçiliğe yönelir. Farklı olanı yapmak yerine zaten doğruluğu ve başarısı kanıtlanmış olanı taklit etmek daha kolaydır.

Elbette daha tecrübeli olan insanlardan aldığımız öğütlere önem vermeliyiz. Ancak insanlar daima ''Peki bu bilginin üzerine ben ne koyabilirim? Bunu daha iyi hale nasıl getirebilirim?'' diye düşünüyor olsa, dünya şüphesiz ki çok daha güzel bir hale bürünürdü. Çünkü hepimiz aslında başkaları ile değil, kendimizle rekabet halindeyiz. Hayat; benim için kendimizi keşfetme sürecidir. Bu süreç içerisinde bir çok yeni bilgi öğrenir, bir çok eski bildiğimiz şeylerin yanlışlığını gözlemleriz. Bu doğal bir süreçtir. Hatalar elbette insanlara mahsus. Hataları; ''Daha kötüsü başıma gelmeden önce bana verilmiş bir ders.'' olarak görürsek, olan kötü olayların bizi daha az etkilemesini sağlayabiliriz. 

Kendileri hata yapmaktan korkan insanların başvurduğu kısa yol olan 'taklitçilik' çoğu zaman hedefe ulaştırır. Evet, toplu bir konuşma yaparken başarısı kanıtlanmış önemli düşünürlerden söylediğiniz bilgiç sözler sizin alkışlanmanıza sebep olabilir. Başarılı şirketlerin izlediği yola benzer bir yol izlemek de öyle... Fakat kendiniz olmayan düşüncelerden bir gün bıkarak kendinize döndüğünüz anda 'ben ne yapıyorum ben aslında şunu istiyorsum. Bu olmak istiyordum ama şu oldum...'' demek de mümkün olabilir. Taklit ederken şunu düşünün: ''Bunun aynısını X zaten yapıyor. Ben de X'in yaptığını yaparsam ben nasıl daha başarılı olacağım? Müşterilerin X yerine beni tercih etmelerinin sebebi ne olacak? Onun müşterileri sonsuz değil ki ben onun kadar başarılı olabileyim?''

Gerçekten anlamlı ve taklit edilmesi güç olan bazı yetkinlikler vardır. İletişim gücü, ikna kabiliyeti, akıcı konuşmak, teorik ve pratik bilgi gibi... Eğer anlamlı ve taklit edilmesi güç yetkinliklere sahipseniz ciddi bir fark yaratmışsınız demektir. Bu durumda yeterince anlamlı bir farklılığınız varsa rekabetten doğal olarak sıyrılırsınız. Markanın sunmuş olduğu her yeni hizmet, her yeni ürün bu düşünceye örnek olabilir. Ancak söz konusu bu rekabet üstünlüğü de belli bir zamana kadar sizi koruyacaktır. Çünkü dünya dönmeye devam ettikçe rakiplerin olması ve taklit edilinmesi kaçınılmaz bir gerçektir. 

Bir de rakibin yarattığı ürünü takit ederek daha uygun fiyata tüketiciye sunmak vardır. Bu teoriyi ortaya atan isimler: W. Chan Kim ve Renee Mauborgne'dir. Bu iki isim esas farklılaşmanın zaten var olanı iyileştirmek yerine yeni pazarlar yaratmak olduğunu iddia ederler. (Mavi Okyanus Stratejisi) Kim ve Mauborgne'a göre, bugünkü bollukla başa çıkabilmek için mevcut pazarı ve onun koşullarını değil, tüketiciye hiç sunulmamış teklifleri bulmaya çalışmamız daha uzun süreli ve önemli bir rekabet üstünlüğü yaratacaktır. 

Mevcut pazarda siz de rakipleriniz gibi aynı koşullar altında rekabet edebilir, ya da kendi koşullarınızı yaratbilirsiniz. Yeni bir pazar, yeni bir ürün ve yeni bir hiz geliştirebilirsiniz. Böylece hem rakiplerinizden sıyrılmış, hem de yeni bir pazar yaratmış olursunuz ve kim bilir belki de kısa yoldan zengin olmanın kapılarını açarsınız. Rakiplerinizin yaptıklarını takit etmek yerine hiç yapılmamış birşey yaparak taklit edilen olabilirsiniz. (Ancak başarılı olanlar taklit edilir)

• Rekabeti taklit ederek rekabet etmek yerine rekabeti anlamsız kılacak yeni yaklaşımlar geliştirmeye veya
• Müşterilerin “gönüllü olarak” daha fazla para ödemeyi kabul edecekleri bir marka olmaya veya
• “Ya farklılaş ya ucuza sat” denklemini alt üst edecek, hem farklılığı hem de düşük maliyeti birlikte yakalamanın yaratıcı yollarını bulmaya çalışmalıyız.

Rekabetten uzak durmak ve takit etmeden ayakta kalabilmek elbette ki oldukça zor ama asıl değerli olan da bu oluyor. İnanın ki çabanıza değecektir.

Rekabet her ne kadar markalar için oldukça yorucu ve yıpratıcı bir süreç olsa da bunun asıl ekmeğini yiyen tüketiciler olmaktadır. Yoğun rekabet ortamında düşen fiyat etiketleri tüketicinin gücünü arttırır. Yoğun indirimlerle karşılaşan tüketici belki de bu rekabet sayesinde normal fiyatları ile alamayacağı ürünleri %70 lere varan indirimlerle satın alma şansı yakalar. Elbette ülkeyi yönetenler açısından da duruma bakıldığında rekabet piyasa canlılığını daima sürdürür ve pazarı hızlandırır. Ancak meseleye girişimci açısından baktığınızda durum içler acısıdır. Onca emek, onca uğraş, onca umut sonrasında kat edilen yol hiç de dışarıdan görüldüğü gibi şaşalı-görkemli değildir. Bugün fiyatların düşmesinden, acımasız rekabetten, yatırımların geri dönüş süresinin uzamasından yakınmayan işletme yoktur.

Fakat bütün bu yakınmalara rağmen bu girişimciler-yöneticiler dönüp dolaşıp başarılı olan rakibi taklit etmekte ısrar ediyorlar. Başarılı olanın aynısını yapmakla kendilerinin de başarılı olacağını düşünüyorlar, ama bunu yaparak hem kendileri hem de rakipleri için Gause’un deneyindeki gibi daha zor bir hayatın koşullarını yaratıyorlar. Her pazarın sınırlı sayıda müşterisi olduğunu ve bu müşterilerin kısıtlı bütçesinin sadece pazardaki bir iki markayı besleyebileceğini unutuyorlar.

Galiba taklit etmek insan doğasına çok uygun bir davranış. Taklit etmek kolayımıza geliyor. Taklit ettiğimiz zaman içimizde dayanılmaz bir hafiflik hissediyoruz.  (Milan Kundera) Aklımız farklılaşma kavramını hazmetmekte zorlanıyor. Gözle görünen somut bir başarıyı taklit etmeyi tercih ediyoruz. Farklı bir şey yapmak, sürüden ayrılmak bizim doğamıza ters geliyor olabilir. Fotokopi makinesinden çıkmış gibi birbirinin aynı hizmet, ürün ve marka ile dolu bir dünyada yaşıyoruz. (Jean Baudrillard, Xeroxed World)

Bu ezberi bozmamız lazım:  Rakibin yaptığını yapmak -kısa dönemde geçici bir başarı sağlasa da-  sonunda emek, zaman ve para kaybettirir. Acaba ne yapsak da farklılaşmanın olmazsa olmaz bir kavram olduğunu, patronlara-yöneticilere öğretsek?

Kaynaklar: 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Etiketler

2015 2016 4 saniye 7 unsur 7p affetmek Agresif stratejiler Ağızdan ağıza pazarlama Algı Algı yönetmek Alışveriş Alışveriş Merkezleri America Amerika Amerika nasıl Amerika oldu? Anadolu Efes analiz Anı yaşamak Apple Araştırma hedefi Araştırma Problemi araştırmak Araştırmanın künyesi Araştırmanın özeti Avusturalya Ayakkabı B2b Bağımlılık Bağlılık Bait bakmak Başak Değerli Başarı başarılı olmak Başarmak Berke Civan Berliner Bilgi bombardımanı Blog blogger BP Bu Tarz Benim Business Bütçe Bütünleşik pazarlama Bütünleşik Pazarlama İletişimi büyük etkiler bırakmak Cam ambalajlar Cam şişe Cem Çınlar CEO cesaret Ciddiyet ve disiplin Coca Cola content content marketing CRM CV çalışma hayatı Çevre Çevre kirliliği Çiçek çerçevesi Çocuk çözüm Çözüm üretmek Dağıtım Yar Doç Dr Selda ENE Daha güzel bir dünya Değer değişim deney Deneyim denge dengeli olmak Depresyon depresyonla başa çıkma Dersler digital dijital Dijital kampanya Dijital pazarlama Dijital pazarlamanın 5 temel taşı diş sağlığı duygu duygusal liderler Dünya Dünyanın en büyük markaları dürtü düşünür düzen Eleştiri Eminönü Empati Erdem Erdemli olmak Esir Eş zamanlı arama motoru Facebook fark fark yaratmak farklı olmak Farklılaşma Fayda Ferrari filickr Fiyat Formüller geçim Geneleneksel iletişim araçları Georgii Frantsevich Gouse Gerilla pazarlama Girişimci Giyim Google görmek Gurmania güçlü olmak Güven Güvenilirlik güzen Halil Erdoğmuş Hayal Hayatı kolaylaştırmak haz Hedef belirlemek Hitmet üreten hizmet Hoşgörü huzur IK Instagram içerik İçerik İçerik Moderatörü içerik pazarlaması ikna iknanın psikolojisi iletişim İletişim İletişim kirliliği ilham İlham İlişkiler imaj inanç indirim indirim yapmak indirimsiz markalar inovasyon İnovatif insan internet ipana İsim İsim hatırlayamama İsmi neydi? İstek istemek iş hayatı İşaret itibar iyilik izlenim jest kampanya kar etmek Karar karar almak Kares AVM karmaşa Kendimizi ifade etmek Kendini beğenmişlik Kevin Hogan kişilik Kitle KONUM KONUM TABANLI PAZARLAMA Konumlandırma Kuramsal Çerçeve Kurumsal yönetici küçük harf Kültür Lacoste Lc Waikiki leader lider LinkedIn Liste Listelemek Makale eleştirisi Maliyet Marka marka bilinirliliği marka değeri marka imajı marka inşası marka kişiliği Marka kültürü Marka Nedir? marka sadakati marka yaratmak Marka yönetimi Markalar markalarda bog kullanımı Marlboro Marmara Üniversitesi maske Medyada yer almanın artan maliyeti Medyanın çeşitlenmesi merak merak etmek Microsoft mimik Motive edici pazarlama msel pazarlama Mutlu olmak mutlu olmanın koşulları Mutlu olmanın yolları muzaffer şerif mücadele Müşteri müşteri ilişkileri Müşteri İlişkileri Müşteri İlişkileri Yönetimi müşteri memnuniyeti müşteri sadakati müşteri şikayetleri müşteriler Nasıl başarılı olunur Nestle Nike olumlu düşünmek Onedio Onel AVM Operasyonel pazarlama Ödev Ödevler ön yargı Önem ÖNERİM Özellikler Para para kazanmak Parekendeci Pazar Pazara uyum Pazarlama Pazarlama Araştırmaları Pazarlama Karması Pazarlama Kirliliği Pazarlama noktaları Pazarlama okuyanlar Pazarlama uzmanı Pazarlamanın P'leri people physical evidance Pinterest Place Plain pack Plastik atıklar PR Prestij Price Proaktif process Product Prof Dr Ahmet Ercan GEGEZ Prof Dr Fatma Müge ARSLAN Prof Dr Mert UYDACI Promotion psikoloji Radyo Rakip Red Bull rekabet Reklam Reklam ajansı Reklam Müziği Reklam önerisi Risk robert bosch Rus Rus kültürü Rusya Rusya pazarı sadakat sadık müşteri sağlık Samsung saniye Satış Satış temsilcisi Saygı Selfie Sembol Sevgi Sınavlar Sigara Simge Simple simülasyon Sistem sorulama sosyal sosyal girişimci Sosyal Medya Sosyal Medya Esiri Sosyal medya kampanyası taslakları Sosyal paylaşım Spor Starbucks Stiletto Strateji Stratejik pazarlama şans şansa inanmak şikayet şikayet yönetimi Şişe Şişeler takit etmek taklitçilik Tarihçe Tarz Tasarım Tatlı tatmin Televizyon Televizyon Reklamları Terim Tick Tock Boom Toptancı TREND tumblr Tutundurma tutundurma karması Tüketici Twitter uslup Ücret Üniversite Ünlü olmak Ürün Ürün çeşitliliği Ürün kalitesi Ürün yönetimi üyeler Vazgeçmek Vestel WOM Word of mouth Y nesli yaşam Yeni medya Yeni ürün geliştirme yeni yıl Yerli malı yorum yorum pazarlama yorumlar yönetici yönetmek Zafer Tanrıçası Zaman Zenginlik Ziyaret Ziyaretçiler